John Locke ve John Stuart Mill’de Cinsiyete Dayalı Eşitlik

Bu yazı, Noktasız Dergi’nin “Kadın” temalı sekizinci sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız…

Eşitlik, insanların birbirleriyle, aynı konum ve değerde olmaları halidir. Bu kavram yüzyıllardır bireyleri ve toplumları ilgilendiren bir sorun olarak karşımıza çıkar. “Özgürlük, eşitlik, kardeşlik” sloganıyla ortaya çıkan Fransız Devrimi ve aynı şekilde eşitlik düşüncesinin etkili olduğu Amerikan Devrimi tarihin önemli olaylarıdır. Bu tarihsel olayların etkisiyle gelişimini hızlandıran liberal teori de bu kavramın gelişiminde önemli rol oynamaktadır.  Bu doğrultuda liberal düşüncenin önemli isimleri olan John Locke ve John Stuart Mill’in düşüncelerini incelemek yerinde olacaktır.  John Locke (1632-1704) her ne kadar çoğunlukla 17. yüzyıl içinde yaşamış olsa da hem 17. yüzyıl mutlak monarşileriyle mücadele ediyor oluşu hem de aydınlanmanın kurucu isimlerinden biri olması, onu, 18. yüzyılın önemli filozoflarından biri haline getirmiştir. Onun asıl ilgisi insanın doğal durumdaki eşitliğinin bozulmasına yöneliktir. Locke’dan bir asır sonra yaşamış olan John Stuart Mill (1806-1873) ise asıl ilgisini siyasi eşitlik ve kadın-erkek eşitliği sorununa vermiştir. Bu iki düşünürün farklı yüzyıllarda yaşamış olmaları bize cinsiyete dayalı eşitlik meselesinin gelişimini açık bir şekilde gösterecektir. (…)

Can BİRVAR

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön