Bu yazı, Noktasız Dergi’nin “Yeni Putlar” temalı üçüncü sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
Bizi bu dünyada görünür kılan şey nedir? Arzularımız, alışkanlıklarımız ya da değer atfettiğimiz varlıklar mı? İnsanlar genel olarak mutluluğu kendilerinin dışındaki nesnelerde görmeyi umarlar. Bazen bu bekleyiş öylesine derinleşir ve büyür ki; nesnelere bağışlanan bu arayış bulutu somutlaşabileceği bir yer arar. Kendisine tapıldıkça güçlenir, muhtaç kalındıkça yudum yudum can bulur. Her insanın bu hayatta beslediği bir bulutu ve beyninin tam ortasında zevklerini besleyen bir putu vardır.
Freud’a göre kişilik, iflah olmayan dürtüler ile zevk arayışımız arasındaki bir savaşın meyvesiydi. Bunlardan birine örnek olarak da gösterişçi tüketime duyulan bağımlılık ve varlığına atfedilen değer sunulabilir. Bu, tüketicilerin lüks ürünler elde edebildiklerine dair çevresine net kanıtlar sunma arzusunu ifade eder. Başkalarını etkilemek için prestijli ürünlere yüksek fiyatlar ödeyerek motive olan tüketiciler, metanın ekonomik faydasından ziyade toplumun takdirini kazanmak ve kendi lügatlarındaki kabul oluş statüsünde bulunmayı seçerler. Veblen’in belirttiği gibi, göze çarpan tüketim sadece belirli bir güruh için sınırlı değildir; tüm sosyal sınıf ve gelir düzeylerinden (en zengin-en fakir) bireyler göze çarpan tüketim harcamaları yapabilir. Yapılan harcamalar sayesinde bir tüketim zincirine dahil olarak bireyler statü kazanır. (…)
Aslı GÜMÜŞ