Bu yazı, Noktasız Dergi’nin “Fildişi Kule” temalı ikinci sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
Fildişi kulesinde yaşamak… İnsanın farkında olmadığı ya da olmak istemediği yalın yolculuğu. Yalnızlık; ne kadar da klişe, toplumdan soyutlanan sanatçının yaşantısı için. Oysa zihinde ya da bedende kalabalığın çokluğudur yalnızlığı var eden. Her yalnız acı da çekmez sanılanın aksine, şiirler yazmaz, yazamaz, çizgiler ya da notalar bile yoktur onların yürek yorgunluğunu azaltacak. Bazı yalnızlar ağlayamaz, anlatamaz. Zaten kelimeleri ve alışkanlıkları terk etmeden bu kuledeki bütün odaları göremezsiniz. O vakit, denizin içinde kocaman dikilmiş bu kulenin odalarını gezelim birlikte.
İlk katta çın çın eden çocukluk. Burada oda bulunmaz. Çünkü tüm odalar içinizde, sorduğunuz sorular bütün dünyayadır. Yalnızlık daha o yaşlardan yetişmeye çalışır diğer katların merdivenine fakat gece yıldızlar görünür olunca unutursunuz etten tırnaktan olduğunuzu. Ay ışığı sonsuzdur. Şiir, yazdığınızda uzak hissedeceğiniz kadar yakındır. (…)
Melike ESMER