Bu yazı, Noktasız Dergi’nin “Fildişi Kule” temalı ikinci sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
Entelektüel yahut bizde ifade edilen manasıyla “aydın”, kendisine şüpheyle bakılan nerede durduğu, neyi temsil ettiği ve toplumdaki rolü epey tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkar. Öyle ki, farklı toplumsal dinamiklerle birlikte değişen bakışlara da maruz kalmıştır. Entelektüellerden, ender rastlanan değerli insanlar olarak bahsetmek olumlu gibi dursa da onları ayrı bir tabaka haline getirmek ve “fildişi kuleye hapsetmek” toplumun da tekdüze bir yapıda, farkına varmadan oradan oraya savrulan niteliksiz bir yığın olarak görülmesine sebep olmaktadır. Kimsenin görmediği yönleriyle toplumsal olayları inceleyebilen, kalıplaşmış düşüncelere maruz bırakıldığımız zamanlarda sesi, sokağın sesinden farklı çıkan ama sokaktan gelen sesleri duymaktan da geri durmayan insanlara ihtiyaç duyarız. Varlığının yarattığı sarsıcı hal ve yokluğunda yerinin doldurulamayışı ile “aydın sorunu” olarak da dile getirilen bu konuya açıklık getirmek için aynı kaygılarla kendi hayatını biçimlendiren, sesini duyuramayan kesimlerin durumlarını eleştirel bir şekilde değerlendirerek kamusal alanda ilan eden bir “entelektüel, marjinal sürgün ve yabancı” olan Filistin asıllı Amerikalı edebiyat kuramcısı ve aktivistliği ile öne çıkan Edward W. Said’in entelektüelliğe dair fikirlerini incelemek yerinde olacaktır. (…)
Melike Burcu UTKU