Bu yazı, Noktasız Dergi’nin “Kadın” temalı sekizinci sayısında yayımlanmıştır. Yazının tamamını okumak için tıklayınız…
Michel Foucault (1926-1984), postmodernist felsefenin öncülerinden olup yaşadığı yıllar içerisinde günümüz modernizm anlayışını kökten etkileyen bir takım düşünceler ortaya koymuştur. Foucault’nun görüşlerini arkeolojik, jeolojik/soykütüksel ve etik olmak üzere üçe ayırabiliriz. Kelimeler ve Şeyler, Bilginin Arkeolojisi ve Deliliğin Tarihi adlı eserlerini yazdığı dönem arkeolojik kısma; Hapishane’nin Doğuşu adlı eserini yazdığı ve bilgi ve iktidar arasında çözümlemeler yaptığı dönem jeneolojik/soykütüksel kısma; Cinselliğin Tarihi adlı eserini yazdığı ve özne-hakikat ilişkilerini ele aldığı dönem ise etik kısma tekabül etmektedir. Bunun yanı sıra bireysellik ve öznellik arasında ayrım yaparak bunların üzerine söylediği şeyler de oldukça kıymetlidir. Çalışmamız bağlamında öncelikle Foucault’nun Bentham Kardeşler’den devraldığı ve felsefesinde önemli çözümlemeler yaptığı panoptikon’un neliğini açıklayıp, Foucault’nun iktidar hakkındaki görüşlerinden özellikle “disiplinci iktidar” üzerinde duracağız. Bahsettiğimiz iktidar biçiminin dışavurumu panoptikon ve normalizasyon olarak ikiye ayrılmaktadır. Burada Foucault’nun iktidarını, günümüzde kullandığımız anlamından ziyade bir ilişki ağı, kategorize ve homojenize eden, ayrıştıran bir etkiler bütünü olarak düşünmemiz gerekmektedir. (…)
Rukiye DEMİREL