Bu röportaj, Noktasız Dergi’nin “Izdırap” temalı yedinci sayısında yayımlanmıştır. Röportajın tamamını okumak için tıklayınız…
Sizi dergimizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz, röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim, sağ olun.
Kavramsal sanatın, sanatı felsefeleştirdiğini öne sürüyorsunuz. Öyle ki kavramsal sanatta sanatçının malzemesi “kavram” olarak karşımıza çıkıyor, tıpkı filozofun da kavramlarla düşünmesi gibi. O halde -felsefe yapmanın düşünsel bir etkinlik olduğu göz önüne alındığında kavramsal sanatta estetik bağlamı nerede konumlandırmak gerekir? Kavramsal sanat, beğeniyi önemsizleştirir mi?
Sondan başlayayım, kavramsal sanat beğeniyi önemsizleştiriyor. Estetiğin yapılabilme koşulu görsellik olduğu için kavramsal sanat, estetikle birlikte yapılabilir bir şey değil. Öyle ya da böyle estetik için bir görsellik gerekir. Denecektir ki kavramsal sanat, bize görsel olanı temin ediyor. Ancak temin ederken düşünceyi esasa alıyor. Beğeni üzerinden yola çıktığımızda ise işin içine “yapma” giriyor, “yapma” dediğimiz şey de klasik anlamda resim sanatını tanımlıyor. Bu “yapma”nın üzerine ne koyarsanız koyun, öyle ya da böyle resim sanatının genişlemesi söz konusu olacaktır. Kavramsal sanat, bu genişlemeyi durduran bir yerde duruyor. Dolayısıyla sanatı doğrudan doğruya bu görüntünün etkisinden, Duchamp’ın tabiriyle “retinal etki”den çıkararak tümüyle zihinsel olana ve zihinsel olan üzerinden kavrama ve kavram üzerinden de tabii dilsel olana taşıyor. Burada bir taşınma söz konusu. (…)
Doç. Dr. Oğuz HAŞLAKOĞLU ile Röportaj
Röportör: Suat Kutay KÜÇÜKLER