Bu röportaj, Noktasız Dergi’nin “Sürgün” temalı onuncu sayısında yayımlanmıştır. Röportajın tamamını okumak için tıklayınız…
1- Türklerin, geçmişteki konargöçer hayatlarının bir sonucu olarak Türkistan’dan Anadolu’ya, hatta Avrupa içlerine dek yayıldıklarını görüyoruz. Keza bugün de Türk milleti oldukça geniş bir coğrafyada varlığını sürdürüyor. Türklerin, böylesine geniş bir coğrafyada var olmaları, Turan yahut Türk birliği ideallerinin pratikteki bir engeli olarak düşünülebilir mi?
Öncelikle Türklerin yeryüzünün çok geniş bir kısmına yayılmalarının sebebi konar göçer olmaları değildir. Bu atlı bozkır geleneğinin bir sonucudur. Harvard Üniversitesinde konar göçerler hakkında büyük araştırma yapmış olan Thomas J. Barfield’a göre dünyada beş çeşit konar göçerlik/ göçebelik vardır. Bu beş tür birbirlerinden oldukça farklıdır. Bunun sebebi de kullandıkları araçlardır. Örneğin Afrika sahrasında olan göçebelik daha çok deve ağırlıklıdır, yakın doğuda ise daha çok koyun araç olarak kullanılır. Ortadoğu’da ise bunların yerini eşek vs. alır. Tibet tarafında olan göçebelikte lama, Güney Asya’da ise öküz ve sığır vardır. Sonuncu olan göçebe sınıfı ise atlı olandır. Barfield’ın savına göre bu son göçebelik diğerlerinden at gibi hızlı bir hayvanın kullanılması bakımından ayrışmıştır. İkinci Dünya Savaşına kadar dünyada at hâkim bir güçtü. Atın hızından dolayı uzak mesafelere kısa zamanda gidilebiliyor ve savaşlarda etkili bir hayvan olduğu için savaşlar kazanılıyor, bunun sonucunda devletler kuruluyor. Barfield’ın teorisine dayanarak şunu söyleyebiliriz: Genellikle Türkçe konuşan göçebeler çok uzun bir coğrafyada çok sayıda devlet kurarak gittikleri yerleri yurt haline getirdiler. Bu da dolaylı olarak atların savaşlardaki başarısından kaynaklanan bir hakimiyettir. Sonuç olarak Türklerin çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olmalarının sebeplerinden birisi at gibi güçlü, hızlı ve çevik bir hayvana sahip olmalarıdır. (…)
Prof. Dr. Timur KOCAOĞLU ile Röportaj
Röportör: İrem BAYRAKTAR