Eleştirel Yaklaşımlar’da Şubat ayında, “hakikat” etrafında konuşacağız! Suat Kutay Küçükler’in moderatörlüğünde düzenlenecek bu etkinlikte Yasemin Işıktaç, “Hukukun Hakikati, Hakikatin Hukuku” başlığı üzerine konuşacak.
Yazı Çağrısı: Oyun
Oyun. İnsanın bebeklik çağından itibaren gelişimsel etkinliklerinden birisi olan oyun, yaş aldıkça farklı bağlamlarda hayatında yer tutmaya devam eder. Sigmund Freud, çocukların oyun yoluyla sorunlarını ve duygularını ifade ettiklerinden söz etmektedir. Bu sebeple çocuk gelişim dönemlerinin her birinde oyunun yer aldığını söylemek mümkündür. Günümüzde video oyunların yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan bir sorun olarak “oyun bağımlılığı” ise […]
Eleştirel Yaklaşımlar XI: “Puslu Mantık ve Felsefe” | Yücel Yüksel
Ocak ayında “mantık” üzerine yoğunlaşıyoruz! Eleştirel Yaklaşımlar’ın “Puslu Mantık ve Felsefe” başlıklı 11. etkinliğinde konuğumuz Yücel Yüksel. Etkinliğin moderatörlüğünü ise Suat Kutay Küçükler üstlenecek.
Atatürk Devrimi Bağlamında Simone de Beauvoir’ın İkinci Cinsiyet’i
Presokratik dönemden bugüne bilgelik arayışı olarak görülen ve düşünürü filozofluk evresine yerleştirip bir bakıma varoluşunu tamamlamasına olanak sağlayan felsefe, açık olarak erkekliği temel almaktadır. Söz konusu felsefenin, erkek egemen bir alan olması ya da felsefi kuramların erkek merkezci olması değildir. Aşağıda verilecek örnekler doğru olmakla birlikte bahsedilen, felsefenin doğrudan doğruya kadın düşmanı olmasıdır.
Tarih, Cinsiyetten Arındırılarak Yeniden Yazılabilir mi?
1970’lerin başında Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da gelişen feminizm, on dokuzuncu yüzyıldan sonra çağdaş felsefenin alt disiplinlerinden biri olarak incelenmeye başlanmıştır. Klasikleşmiş feminizm düşüncesinin soruları ve kavramsallaştırmaları ön alana serimlendiğinde feminizmin yalnızca kadın hareketi yahut kadın cinsiyetiyle alakalı bir öğreti şeklinde ifade edilemeyeceğini belirtmekteyim. Kadınlara karşı önyargıların modern ve post-modern felsefe açısından nasıl dışa vurulduğu açıklanmaktadır. Makalenin içeriğinde feminist tarihinin kesintisiz bir biçimde yeniden yazılma olanağının cinsiyetin ortadan kaldırılması ile mümkün olduğu üzerinde durulacaktır. Nitekim “Kadınlar erkeklerden hakikaten farklıdır ve bu farkın farkına varmalıdırlar.” Bu açıdan feminist duruşa sahip filozofların özne sorunu üzerinde durmaları kendi öznelerini inşa ederken kullandıkları yöntemler ve amaçları felsefe tarihi kapsamında değerlendirilecek, metnin son kısımlarında dünya tarihi ve Türkiye cumhuriyeti özelinde feminizm hareketlerine kısa bir bakış yaparak kadınları içeren bir insanlık tarihin yeniden yazılabileceği üzerinde duracaktır.